İstanbul’un önemli içme suyu kaynaklarından biri olan Sazlıdere Barajı hakkında alınan kararlar halk sağlığı açısından endişeyle karşılanmıştır. Barajın “mutlak koruma alanı” içerisinde toplu konut projelerine başlanmış ve ardından Cumhurbaşkanlığı kararıyla içme suyu kullanım oranı %100’den 0’a indirilmiştir. Bu karar ve uygulamalar İstanbul’un içme suyu güvenliği ve dolayısıyla toplum sağlığı açısından ciddi ve geri dönülmesi güç sonuçlar doğuracaktır.
Sazlıdere Barajı, İstanbul’a yılda 55 milyon metreküp içme suyu sağlayarak kentin Avrupa yakasındaki nüfusun su ihtiyacında önemli bir rol üstlenmiştir. İstanbul’a içme suyu sağlayan barajların doluluk oranları halihazırda %60’ın altındadır ve bu durum önemli riskler barındırmaktadır. İklim krizinin etkilerinin giderek derinleştiği, kuraklık dönemlerinin sıklaştığı günümüzde bir içme suyu kaynağının plansız şekilde sistem dışına alınması, su temininde kırılganlığı artırmakta, sağlık risklerini büyütmektedir.
Halk sağlığı açısından bu karar neden endişe vericidir?
İçme suyu kullanım oranının 0’a indirilmesi kararının yeniden değerlendirilmesi ve barajın içme suyu sağlanması amacıyla kullanılmaya devam edilmesi, kentin uzun vadeli ihtiyaçları açısından büyük önem taşımaktadır. Aynı şekilde, baraj havzasındaki yapılaşma faaliyetlerinin durdurulması ve bu alanların halk sağlığını, çevresel sürdürülebilirliği ve bilimsel verileri esas alan bir yaklaşımla korunması gerekmektedir. Sürecin, toplumun tüm paydaşlarının katılımıyla, şeffaf ve bilim temelli biçimde yürütülmesi, kamu yararı açısından vazgeçilmezdir.
Temiz ve güvenli içme suyuna erişim, sadece bir altyapı meselesi değil; en temel insan haklarından birisi ve toplum sağlığının korunması için vazgeçilmezdir.
İstanbul halkının sağlıklı geleceği için Sazlıdere Barajı’nın içme suyu olma özelliği en yüksek düzeyde korunmaya devam edilmelidir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
HASUDER Yönetim Kurulu